Çayın tarihini sizlerle paylaşmak istedik.
31.07.2018Çay (Camellia sinensis), çaygiller (Theaceae) familyasından nemli iklimlerde yetişen, yaprak ve tomurcukları içecek maddesi üretmekte kullanılan bir tarım bitkisidir.
Çay (Camellia sinensis), çaygiller (Theaceae) familyasından nemli iklimlerde yetişen, yaprak ve tomurcukları içecek maddesi üretmekte kullanılan bir tarım bitkisidir. Çay kelimesinin kökeni, anavatanı Çin’e dayanır. Mandarin lehçesindeki ç’a ve Amoy lehçesindeki t’e çayın iki farklı söyleniş şeklidir. Çayın bulunuşu hakkında birçok efsane olsada Çin arşivine göre, M.Ö. 2737 yılında tarımın babası, araştırmacı ve bitkisel tababetin kâşifi olarak da bilinen imparator Shen Nong, halk sağlığına ve hijyene büyük önem vermiş, suyun kaynatıldıktan sonra içilmesini önermiştir. Yaptığı bir gezi sırasında ormanlık alanda dinlenirken su kaynatılan kaba düşen yaprakların oluşturduğu kahverengi suyun insanda dinçlik ve zindelik oluşturduğunu gözlemlemiştir. Suya yaprakları düşen ağacın yabani çay ağacı olduğunun anlaşılması sonucu çay keşfedilmiştir. İmparator Shen Nong çayın yararlı bir bitki olduğunu halka anlatmaya çalışmış ve çay tarımını geliştirmek için çaba harcamıştır. Çayın Avrupa’da ilk söz edilişi ise yüzlerce yıl önce, 1559 yılında gerçekleşir. 1606 yılı ise çayın Avrupa’yla tanıştığı yıl olarak tarihe geçer. 1635 yılından sonra, Hollanda ve Fransa, Avrupa’da çay tüketimine öncülük eden ülkeler olurlar.
İlk demlik örneklerinin Çin’den Avrupa’ya ulaşması ise 1650’li yıllarda gerçekleşir. Çayın Amerika’ya ulaştıran ise Peter Stuyvesant’tır. Bugün New York olarak anılan New Amsterdam’a yerleşen Hollandalı koloniler, Amerika’nın ilk çay tiryakileri olarak tarihe geçerler. Çaya bilimsel adının yani Camelia sinensis’in verilişi ise 1753 yılına rastlar. 1800’lü yıllarda, Avrupa ve Amerika’da yavaş yavaş çay endüstrisi boy göstermeye başlar.
Çay bitkisi doğada büyümeye bırakıldığı zaman bir ağaç görünümü alır ve uzun ömürlüdür. Çay hem dal sayısını dolayısıyla hasatı arttırmak hem de kısa kalmasını sağlayarak hasatı kolaylaştırmak için budanarak kültüre alınır. Kültüre alınan çay bitkilerinin genellikle 80 yıl yaşadıkları kabul edilir. Yaprağını dökmeyen bir bitkidir. Yeterli sıcaklık ve nemin bulunduğu Güney Hindistan, Sri Lanka, Sumatra ve Kenya gibi yerlerde yıl boyu sürgün verir. Mevsimler arasında sıcaklık ve nem farklılıklarının bulunduğu Kuzey Hindistan, Kuzey Çin ve Japonya, Güney Afrika’nın bazı serin bölgelerinde, Gürcistan, Azerbaycan, İran’ın Hazar denizi kıyılarında ve ülkemizde ise sürgün kesintili şekilde oluşur. Soğuk aylarda çay bitkisi dinlenme (dormansi) dönemine girer. Çay çiçek açan bir bitkidir. Çiçeği beyaz renkli ve güzel kokuludur. Çiçek açma zamanı çeşide ve gelişme ortamına göre değişir. Çiçek ve tohumların oluşması, çay yapraklarında aromanın birikmesine yol açar. O nedenle bu mevsimde toplanan yapraklar, nitelikli çay üretimi için önem taşır. Çay bitkisinde meyveler 2,5 cm çapında ve 1-4 bölmelidir. Meyvenin her bölümünde bir tohum oluşur. Tohumlar genellikle 1-2 cm çapında küre ya da yarım küre şeklindedir. İçtiğimiz çay, çay bitkisinin yeşil taze yaprakları işlenerek üretilir. Bu nedenle nitelikli çay üretimi, yaprağın özelliklerine bağımlıdır. Toprak ve iklim şartları da çayın tadının değişmesinde önemli etkenlerdir. Genel kural olarak çay üretimi için sürgünün ucundan koparılmış iki yaprak ve bir tomurcuğun kullanılması önerilir. Bunun nedeni çeşitli maddelerin genç yapraklarda ve tomurcukta toplanmış olmasıdır.
Bu gönderiye henüz yorum yapılmamış.
Göbeklitepe’nin hikayesi.
Aşçılar, padişah erkanının hoşuna gidebilecek yemekleri üretebilmek için birbirleriyle yarış ederek Türk mutfağının zenginleşmesine katkıda bulunmuşlardır.
Geçmişi 10.000 yıl öncesine dayanan Siyez Bulguru...