Kısık Ateş
Blog

Ramazanda Maniler

‘’Mâniler sahurun ve ramazan ayının haberci dörtlükleridir’’

Ramazanda Maniler
Paylaş
  • 19B
  • 52
  • Kaydet

Ulu Cami direk ister

Söylemeye yürek ister

Benim karnım toktur ama

Arkadaşım börek ister

Alaylı olsun alaylı

Tepsisi olsun kalaylı

Zeytinyağı bolca olsun

Yimesi olsun kolaylı

''Mâniler sahurun ve ramazan ayının haberci dörtlükleridir'' şimdilerde bunu sadece böyle hatırlıyor ve mâniyle alakalı geri kalan ne varsa hepsini birden unutuyoruz.

Ramazan mânileri, şimdiye kadar Türk edebiyatında da basılı eserlerine pek rastlamadığımız bir konu. Eldeki tüm kaynaklar 3 vesikanın varlığından bahsediyor;

30 fasıl ve 375 mânilik taş baskı olan Ali Emir’in mecmuası

40 fasıl ve 473 mânilik ''İstanbul mahalle bekçilerinin destanı ve mâni katarları''

120 fasıl ve 1475 mânilik ''Ramazannâme''

Tüm bu tarihi vesikaları alıp incelediğimizde aslında ramazan mânilerinin bir ''kültür'' olduğu, mânileri unutmaya başladıkça da ramazan kültürüne ait önemli detayların da unutulduğu çok açık görülmektedir.

Ramazan mânileri sadece edebi ve dil açısından değil dini, tarihi, içtimai, coğrafi, halk kültürü, dönemin özellikleri ve bunun gibi yönlerden de mutlaka incelenmesi gereken eserlerdir. Genel olarak içinde geçen konulardan bahsedersek;

Minarelerde kandillerin yakılması, camilere mahya kurulması, güllaç baklavasının yenilmesi, şekerden ağaçların yapılması, fakir fukaraya yardım edilmesi, dargınların barışması, iftar ve sahur vakitlerinde top atılması, ramazan sıcak aylara gelirse Kız Kulesi'ne iftara gidilmesi, mahalle çocuklarının feneri taşlaması, feneri kırması, buna bekçinin kızması, bekçinin külahını kapmaya çalışıp alay etmeleri, bekçilerin sopalarını vurarak dolaşmaları, sopalarının uzunluğu, fener ve davulun bekçi alâmeti oluşu, kıyafet olarak barata giymesi gibi hususlar artık birkaçı dışında ne yazık ki tarih olmuştur.

Ayrıca mâniler; davulcunun kılıcının bulunması, Eyüp'e adak için gidilişi, cirit oynanması, Ayazma'nın mesire alanı oluşu, kalyonların sefere Beşiktaş'tan çıkışı, kürek kırılınca kürekçilere ihsanda bulunulması, İstanbul kapıları, Yenikapı Mevlevihanesi, para çeşitleri, Aydın satırının şöhreti, kahvenin ibrikle pişirildiği, hamamlarda turşu yenildiği, İstanbul'un camileri, hamamları, mesireleri, kaybolan meslekleri, esnafları, kuşları ve birbiri ile alakası olmayan birçok hususta topluma ve o dönem yaşayışına önemli bir ışık tutmaktadır.

Guş et sadâyı bu gece

Et merhabayı bu gece

Benim devletli efendim

Gördüler Ay'ı bu gece 

mânisiyle başlayan ramazan ayı her güne ayrı mâni ile devam eder,

Bu gece on altı sayı

Gidiyor ramazan ayı

Yeniçeri padişahtan

Aldı bugün baklavayı 

diyerek 15'inden sonra bayram telaşı başlar,

Gecelerin ayazına

Baklavanın beyazına

Gül suyundan abdest alın

Buyurun bayram namazına 

diyerek de ramazan ayı uğurlanırdı.

Ramazan mânilerinin bir diğer önemli özelliği, yazıldığı ya da söylendiği dönemlerin mutfak kültürü açısından da önemli bir kayıt oluşturmalarıdır.

Nelerin yenildiği, içildiği, pazarda neler satıldığı, Boğaz'ın balıkları, güllaç türleri, ekmek çeşitleri, meşhur helvacılar gibi mutfak tarihi açısından önemli detaylara mâniler sayesinde ulaşmak mümkündür.

Ramazannâme adlı mâniler eserinde 122 bölüm vardır. Her bölümde de konu ile alakalı mâniler… Dilerseniz mutfak kültürü ile alakalı mânilere bir göz atalım;

Reçeller faslı

Ye kebabı biberlice

İç şerbeti amberlice

Ehl-i keyfe safa verir

Tel kadayıfı şekerlice

Taamlar faslı

Cümlesinin başı ekmek

Garib yiğit harcı keşkek

Yağlı lokum samsa börek

İftar vakti yenir tek tek

Zahire faslı

Yufka bağrın ezdi bekçi

Dünyasından bezdi bekçi

Ramazan’ın zahiresin

İlkbaharda düzdü bekçi

Mübalağa zahire faslı

Yüzellibin güllaç almış

Harcı hele pek çoğalmış

Nohut böğrülce mercimek

Üçyüz kile kadar olmuş

Bekçi iftarı faslı

Beş on türlü reçeli var

Ekşili çorbayla mumbar

Pekmez şerbeti eylemiş

İçine koymuş hayli kar

Davulcu iftarı faslı

Ne sağa ne sola bacar

Etmekle yahniyi kapar

Baklava ile böreğin

Sekinizi birden tıkar

Üzümler faslı

Yediverenin koruğu

Sözümün budur doruğu

Amasya da nazik olur

Bir yere tilki kuyruğu

Paçacı faslı

Bak bekçinin izanına,

Açlık da geçmiş canına,

Paça yaptırmağa varmış,

Paçacının dükkanına

Balıklar faslı

Uskumru gerçi mu'teber,

Gayet leziz olur lüfer,

İstavrid ile ispari,

Bir balık vardı adı dülger

Özellikle Boğaz’daki balık popülasyonu konusunda bilgi veren en az on mâni daha mevcut. Hem ramazan sofralarında balığın çokça bulunuşu hem de artık Marmara Denizi'nde aynı popülasyona sahip olunmadığını kıyaslamak açısından önemli olduğunu düşünüyorum.

İftar faslı

Saldım fırına kuzu

Hem çokça komuşlar tuzu

Ben bir lokma alamadım

Yedi hiç kalmadı tozu

Meyve faslı

Ayvanın da rengi sarı

Zerdali yanuri bari

Kocayemişi pirlere

Medh edelim tatlı narı

Baklava faslı

Derde devadır baklava

Cana safadır baklava

Yiyemedim anı doyunca

İbret-nümâdır baklava

Şekerler faslı

Şekerin lezzeti hoştur

Sanma ki bal ona eştir

Misk ile perverde olmuş

Akide cümleye baştır.

Ömür Akkor
Ömür Akkor
Yemek Araştırmacısı ve Seyyah

Yorumlar

Bu gönderiye henüz yorum yapılmamış.

Benzer Yazılar

Eyüp Kemal Sevinç
Eyüp Kemal Sevinç
EKS Mutfak - Kurucu Şefi
Mutfağın Doğuşu: Göbeklitepe

Göbeklitepe’nin hikayesi.

19B Görüntüleme
Aç Gezenler
Aç Gezenler
AG Creative
Osmanlı Saray Mutfağı

Aşçılar, padişah erkanının hoşuna gidebilecek yemekleri üretebilmek için birbirleriyle yarış ederek Türk mutfağının zenginleşmesine katkıda bulunmuşlardır.

23B Görüntüleme
Aç Gezenler
Aç Gezenler
AG Creative
Siyez Bulguru Tarihçesi ve Yapılışı

Geçmişi 10.000 yıl öncesine dayanan Siyez Bulguru...

25B Görüntüleme