Her toplumda hangi yiyeceklerin yenilip hangilerinin yenilmeyeceği ve yiyeceklerin nasıl tüketileceği farklılaşmaktadır.
16.07.2018Gastronomi ve tarihsel gelişim incelendiğinde, aslında gıdanın geçmişten bugüne bir kültür unsuru olduğu görülmektedir. Her toplumda hangi yiyeceklerin yenilip hangilerinin yenilmeyeceği ve yiyeceklerin nasıl tüketileceği farklılaşmaktadır. Bu farklılık beraberinde yemek kültürü ayrımını ortaya çıkarmıştır. Yemek kültürünün şekillenmesinde tarihsel koşullar, ekolojik koşullar ve inanç sistemi gibi toplumsal değişkenler önemli bir rol oynar. Her ulusun yemek yapma yöntemi, mutfak gelenekleri, özel günlerinde kullandıkları yiyecekler ve bunun gibi birçok faktör, gastronominin toplumsal değişkenlere göre farklılaştığını göstermektedir. Bu farklılıktan doğan gastromilliyetçilik kavramı, sosyolojik bir kavram olup yemek kültürünün sosyoloji ile bağdaştırılmasıyla oluşmuştur.
Yemek kültürü, bir toplumu ortak paydada buluşturan önemli faktörlerden biridir. Bu faktörün özellikle son zamanlarda küreselleşmenin de etkisiyle korunmasında sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu sıkıntılar yeni bir kavram olan gastromilliyetçilik olgusunu ortaya çıkarmıştır. Gastromilliyetçilik basit ifadeyle, bir ulusun kendi yemeklerini yaparken, sunarken ve pazarlarken tüm bu süreci milliyetçi duygularla yapmasıdır. Aynı zamanda yemek kültürünü bir miras olarak kabul edip koruyarak bu kültürün dünyaya açılmasını sağlamak gastromilliyetçiliğin özünü oluşturmaktadır.
Gastro-milliyetçilik; yemek kültürüne sahip çıkılmasını, bu kültürü koruyacak yeterince yasa oluşturulmasını ve bu kültürün dışa vurumunu benimseyen bir olgudur. Bunun yanı sıra bir ülkenin ulusal mutfağı hakkındaki bilincini, farkındalığını ölçmek için o ülkenin mutfak kültürünü hangi ölçüde kendi ulusal kimliği ile özdeşleştirdiğine, bunu sağlamak için uyguladığı teşvik uygulamalarına ve ulusal gastronomi kimliğini dünyaya ne ölçüde gösterdiğini incelemek gerekmektedir. Ayrıca ülkedeki, ulusal yemek festivallerinin varlığını, kendi mutfak kimlikleri hakkında sahip oldukları kitapları ve UNESCO' da bulunan bir mutfak mirası olup olmadığını incelemek, ülkenin gastro-milliyetçi kimliğini ne ölçüde önemsediğini göstermektedir. Bu faktörler ile ülkenin dış seyirciler tarafından gastromilliyetçi yapısının algılanması da önem arz etmektedir.
Küreselleşme, evrensel bir bütünleşmedir. Ülkelerin kendi kültürlerini kaybederek, onları birbirinden ayrıştıran noktaların yok olması küreselleşmenin bir sonucudur. Bu noktalardan biri de gastronomik kültürdür. Gastromilliyetçilik ise küreselleşmenin getirdiği bu bütünleşmeyi engellemektedir. Aynı zamanda her ülkenin kendine ait yemek kültürünü korumaya ve ulusların kendi yemek kültür ve miraslarını benimsemesine yönelik bir olgudur. Bir ülkenin kendine özgü ürünleriyle ayrışması için, o ürünlerin ulusal damga ya da ulusal göstergelere sahip olması gerekmektedir. Bunun oluşabilmesi için ise coğrafi işaretleme yapılmalıdır. Çünkü coğrafi işaret, gastromilliyetçi kimliği ön plana çıkaran uygulamalardan biridir. Diğer yandan bir ülkenin, şehrin ya da ürünün markalaşması için farklı olmasının yanı sıra özgün de olması gerekmektedir. Gastromilliyetçilik topluma özgü yeme kültürü ve yemekleri savunan bir olgu olduğundan markalaşmaya da olumlu bir etki sağlamaktadır.
Kaynak: Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi
Bu gönderiye henüz yorum yapılmamış.
Göbeklitepe’nin hikayesi.
Aşçılar, padişah erkanının hoşuna gidebilecek yemekleri üretebilmek için birbirleriyle yarış ederek Türk mutfağının zenginleşmesine katkıda bulunmuşlardır.
Geçmişi 10.000 yıl öncesine dayanan Siyez Bulguru...