“Strudelsiz bir gün, yıldızsız bir gökyüzünden farksızdır” demiş bir zamanlar Avusturya kralı Franz Joseph.
19.10.2018“Strudelsiz bir gün, yıldızsız bir gökyüzünden farksızdır” demiş bir zamanlar Avusturya kralı Franz Joseph.
Ağızda dağılan hafif çıtır bir hamur, elmaya eşlik eden nefis tarçın kokusu, romda bekletilmiş üzümlerin ve cevizin tadı da eklenince ağzınızda gerçekten Kral Franz Joseph’in dediği gibi gerçekten bir kez yediniz mi vazgeçemeyeceğiniz bir tat oluşuyor.
Un ve suyla yufka açma sanatı Arap ülkelerinden, Mısır’a, Suriye, Filistin ve Anadolu’ya yayılmıştır. Türkler’in Macaristan’ı işgali ve ardından da Viyana’yı kuşatması ile Orta Avrupa’ya gelmiştir. O dönemde önceleri orduya dayanıklı gıda sağlamak için sıklıkla hamur işleri üretilmiş, sonraları bu iş iyice yaygınlaşarak soyluların mutfaklarına kadar girmiştir.
Strudel hamuru zamanla iyice incelmiş, değişikliklere uğramış ve özellikle Avusturya Mutfağı’nın vazgeçilmez bir tatlı hamuru olmuştur. Bu hamurla, elmalı, vişneli, kayısılı ve kaymaklı börekler yapmışlardır. Ama en çok arananı elmalı olanıdır. Elmalı strudelin ilk yazılı kaydı ise 1600’lü yıllara dayanmaktaymış.
Apfelstrudel’in en önemli özelliği hamurunun çok çok ince olmasıdır. Aynen bizim baklava ustalarımızın yufkalarıyla övündüğü gibi Avusturya’lı usta pasta şefleri de Strudel hamurlarının inceliğiyle övünürler. Çünkü bu hamurları 1 metre kadar geniş bir tezgah üzerinde incecik ve tek parça olarak açarlar içini doldurup sararlar ve sonra tepsi boyunda keserler. Bu işlem gerçekten büyük ustalık isteyen bir şeydir. Bu kadar büyük bir hamuru yırtılmadan çevirebilmek için altına önce bir çarşaf yayıyorlar ve hamuru bunun yardımıyla çeviriyorlar.
Bu gönderiye henüz yorum yapılmamış.
Göbeklitepe’nin hikayesi.
Aşçılar, padişah erkanının hoşuna gidebilecek yemekleri üretebilmek için birbirleriyle yarış ederek Türk mutfağının zenginleşmesine katkıda bulunmuşlardır.
Geçmişi 10.000 yıl öncesine dayanan Siyez Bulguru...