Motivasyon sağlamanın 10 altın kuralı!
11.03.2020“Mutfakta motivasyon”, en basit anlamıyla hayal ettiğiniz bir yemeği yapma arzusudur.
Hayal Kurarak Hedefe Yön Verin
1. Kafanız çok doluyken ve karmaşık duygular ile kaplıyken, neyi ne zaman yapsam gibi düşüncelerden uzak durun. İlk yapmanız gereken, kendinizle barışık olmaktır. İlk adım olarak birinci temel olgunuz “İşte ben bunu yaparım” şeklinde olmalıdır.
2. Motivasyon, pozitif olmayı gerektirir. Hedefler belirlemek motivasyonu artırmak için mükemmel bir yoldur. Dikkatli ve iyi bir planlama yapın ve bu planlamayı yaparken de sakin bir yeri, yani doğayı tercih edin. Sakin bir kafa ile yapacağınız yemeği not defterinize çizin, mantık hareketine göre o anı doğada gözlerinizi yumarak beyniniz de yapın. Yapacağınız yemeği eyleme çevirme zamanıdır. Ayrıca, hedeflerimizi düzenli bir şekilde hatırlamak için de önemlidir. Yazmanın diğer bir faydası ise motivasyon yolunu takip edebilecek olmanızdır. Bunu daha uzun vadeli hedefler için de yapabilirsiniz. Haftalık aylık ve yıllık olarak yapacağınız planlar, hedefe yönelik eylemlerinizi de netleştirecektir.
3. Yüksek motivasyona pozitif duygularla başlayın, sonra beğenmezseniz fikir alışverişinde bulunun ve yeniden düzenleyin. İyi şefler genelde deneme yanılma ve mükemmeliyetçiliğin de verdiği hazla işin planlamasını yaparlar. Motivasyonu yüksek olan şeflere göre, her şey mükemmel şekilde planlanmalı ve kusursuz olmalıdır. Mutfak hata kaldırmaz! İyi bir planlama ve belirlemiş olduğunuz hedef gerçekleşiyorsa, bilin ki bunda en büyük etken motivasyondur. Mutfağa geçmek ve işin ilerlediğini görmek size ve çalıştığınız ekibe büyük bir enerji ve moral verecektir. Motivasyonunuzun verimli olmasını istiyorsanız tıpkı tabiat gibi olmalısınız. Sizin motivasyonunuz yüksek olursa yanınızda çalışanlar da sizin gibi alt birimlerine motivasyon meyvesi verirler.
4. Motivasyonun temel başlangıç noktası, iyi bir aile olmakla yakından ilgilidir. Kısacası, çevrenizdeki insanlar motivasyonunuzda büyük etkendir. İnsanın aklına tabii ki negatif düşünceler gelebilir... Önemli olan, bu negatif düşüncelerin üstesinden gelerek pozitif enerjiye çevirebilmektir. Bu büyük işi başarabildiğiniz an zaten mesleğin zirvesine geçmeye çalıştığınızı insanlar fark edecektir.
Motivasyonun Parçaları: Hayal kurmak, Planlamak, Hedefe yön vermek, Yoğunluk, Takdir edilmek, Saygınlık, Sevgi, Anlayış, Arkadaşlık…
5. Her takdir ediliş size farklı misyon yükler. Mesela, otelde gala yemeği vereceksiniz… 17 saat çalışmışsınız, artık ana yemek verilecek. Çalışan arkadaşlarınızın motivasyonu düşer de artık bitsin gidelim, denilmeye başlarsa eğer, o an statünüz ne olursa olsun iş zora girmiştir. Devreye girip, motivasyon tutkusunu artırıp tek hareketle o yemeğin mükemmel geçmesi için odak noktası olmalısınız. Bunu yapmadığınız an, gala yemeği güzel geçse de bir misafirin şikâyeti ile ekip olarak bir çuval inciri berbat edenler sınıfına dahil olursunuz ve bu bir daha hafızalardan silinmez.
6. Hoşlanmadığınız bir işin eğlenceli yönlerine odaklanın. Şefiniz size sevilmeyen bir iş verdi diyelim… Soğan, patates, peynir, domates kesmekten artık sıkıldınız… Bir an o sevmediğiniz, yapmak istemediğiniz işin mutlaka eğlenceli yanını oluşturmaya çalışmalısınız. Eğer biraz düşünürseniz, mutlaka eğlenceli yanı karşınıza çıkacaktır. Bu yönlerinizi ne kadar geliştirirseniz o kadar eğlenirsiniz. Şefinize soru sorun: “Büyük şef, bu işi eğlenceli hale getirebilmek için neyi farklı yapabilirim?”
7. Negatif düşünce mantığınız varsa onlara kucak açın. Negatif düşünceler motivasyonumuzu artırabilir. Şefinizin verdiği bir iş var ve yapmak istemiyorsunuz, korkularınız devreye giriyor. İşte o zaman, kendi kendinize “Evet, ben bunu yapabilirim, hiç olmasa denemeliyim. Harekete geçme zamanı…” demelisiniz. Bazen minik dokunuşlardan korkarsınız ancak onlar size görmediğiniz yıldızların yolunu açmaya yarayacaktır. Kendimize yalan söylemek veya korkularımızın varlığını inkâr etmek yerine onlarla yüzleşelim. Sevgi ve anlayış ile kucaklayalım onları. Bunun bir yolu, korktuğumuz şeylerin listesini yapmak ve kendimizi olduğumuz gibi kabullenmek olabilir.
8. Şefimin motivasyonu düşük, bana bir şey öğretmiyor. Şefler mesleği göstermez, öğretir. Hayıflanmak yerine bilimsel teoriye yönelmek en doğru öğrenme yöntemidir. Şefinizin yaptığı işi izleyerek, onun yaptığına yakın bir iş yapmaya çalışın ve “el elden üstündür sözünü” açık bir dille, yaptığınız işle vurgulayın. Mutlaka sizi ödüllendirecektir, yeter ki sizde o ışığı görsün. Herkesin birbirinden üstün tarafları ve öğrenilecek yetenekleri vardır. Etrafınıza farkındalık yansıtınız, işte o an zaman boşa enerji harcamadığınızı görmüş olacaksınız. Şefiniz daha iyi bir sunum mu yapıyor ya da daha iyi bir düşünme şekli mi var? Alacağımız pratik bir yardımın ve yapacağımız iyi bir gözlemin bize çok faydası olacaktır. Gözlerinizi dört açmaya gerek yok. Mesela, altmış ikiden tavşan yapmayı hayal edin! Zeki olun!
9. Şefinizi rol model alarak, spesifik bakış açınızı yakalayın. Yenilikçi ve yaratıcı olmanız, mutfaktaki bütün ekibe heyecan ve motivasyon tutkusu getirir. Mutfaklar yer altındadır, genelde stresli ortamlardır, gergin olan şefinizden fırça yemişsinizdir… Asla hevesiniz kırılmasın. Ben kafama tabak yediğimde (hatalı da olsam) o an soğumuştum her şeyden. Bir de şöyle düşünelim: Mükemmeliyetçilik için uğraşan bir şefiniz varsa eğer, gününün sonunda, mutfağın ortasında personelini toparlayıp “Hata yaptın ancak bir fırçam seni kendine getirdi, hatalardan ders çıkarman başarıyı getirir şef” deyip bir de “Bu da senin ödülün, al bakalım!” diyerek kafanın üstünde şampanya patlatıyorsa… İşte size rol model olacak şef budur.
Bazen gün boyunca güzel şeyler yaşarız ama arada yaşadığımız moral bozucu bir olay da keyfimizi kaçırmaya yeter. Artık odaklandığımız şey ona kaymıştır. İyi gitmeyen kahvaltı büfesi ya da yanmış bir tost yüzünden misafir tarafından şikâyet edilebilirsiniz. Ne olursa olsun, dikkatinizi günün bütününe verin ve kendinize “Bugün hiç mi güzel bir şey yaşanmadı?” diye sorarak, odağınızı olumlu yöne çevirin. Tutkularımızı takip etmek bizi hem daha ilgi çekici yapar hem de yaşamımızı daha dolu hale getirir.
10. Toprak anaya her zaman ihtiyaç vardır. Yoğun çalışma temposunda motivasyonumuzun düştüğü anlar vardır. Aynı tempoda çalışmayı devam ettirebilmek büyük bir sorundur. Günün belirli saatleri, belirli işler ve kişiler sizin temponuzu olumlu ve olumsuz şekilde etkilemektedir. Bunun farkına vardığımızda, performansımızı en üst seviyeye çıkarmakta önemli bir farkındalık kazanmış oluruz. Gündüz yüzü görmeden, günün en değerli saatlerini mutfakta geçiririz. İzinli olduğunuz gün evde dinlenmek de size artı bir şey katmaz. Yapmanız gereken tek şey, kendinizi doğaya atıp zihninize küçük sürprizler yapmaktır. Evde küçük kutular içinde yaşamak, TV karşısında kadın programları izlemek size bir şey katmaz. Toprak ana en güzel dosttur. Güzel havayı koklayarak, çıplak ayaklarımızı toprağa basarak, yürüyerek, koşarak, güneş ışığını hissederek, yüzerek, kuşları dinleyerek stresimizi azaltabilir, potansiyelimizin kilitlerini açabiliriz. Doğaya yakın bir şekilde yaşamak neşe, sağlık, yaratıcılık getirecek ve çevremizdeki bolluğu görmemizi sağlayacaktır. Bazen doğada bir nefes almak, motive olmak ve ilham almak için yeterlidir.
İyi bir şef olmanın ilk adımı, işinde usta şeflerden alınan gastronomi eğitimleri ve öğretilen tekniklerdir.
Hayal kurmaktan korkmayın. Çünkü hayal gücü insanın en önemli silahıdır!