Blog

Hedefe Atılan ‘’Taş’’ 1

Çocukken taşıyamadığımız bir taşın rolü, hayatımızda ne kadar büyük bir anlam ifade edebilir?

Hedefe Atılan ‘’Taş’’ 1
Paylaş
  • 10B
  • 50
  • Kaydet

Bizim zamanımızda -ki öyle çok uzak zamanlar değil- erkek çocuklarının en keyifli etkinliklerden biri de ağaçlara dalmaktı (kendinin ya da komşunun meyve ağacındaki meyvelerini gizlice toplamak). Özellikle de tamamını evde geçirdiğin bir kıştan sonra baharın gelmesiyle sokağa dökülen çocuklar, bahar sonundan yaz sonuna kadar etraftaki meyve ağaçları hakkında büyük bir planlama yaparlardı. Hatta ve hatta aşağı mahalledeki yeni ekilen ağaçların ön araştırması bile yapılırdı. Tabii ki derin bir gizlilik içerisinde.

Önce duvarlı bahçelerin duvarlarından nasıl atlanacağı, köpekli olanlardan ağacına göre ne kadar risk alınabileceği (kiraz ve kayısıysa köpeğe rağmen kesin bir girişimde bulunulurdu😊) her şey ama her şey planlanırdı. Sallayarak dökülen dut ağacından, sopayla dövülen erik ağacına kadar bütün ağaçlara özgü bir yol vardı… Bir de merdiven gerektiren, o yoksa taş atarak isabet gücü oranında düşürülebilen meyveler vardı… Ceviz gibi…

Hah tamda o noktada, yani ceviz ağacında, o zaman acı verici ama şimdi hayatımın derslerinden biri olduğuna inandığım bir anımdan bahsetmek istiyorum sizlere…

8-9 yaşlarında daha önceki yazılarımda bahsettiğim dedemin büyük bahçesinde, ki içinde devasa kavak ağaçlarından, dut ağacına, iki üç farklı erik ağacından bir armut, bir elma ağacına kadar en az 20-25 tane ağaç vardı… Ha tabi bir de gövdesi üç kişinin sarılarak kapatabileceği büyüklükte olan kocamaaan bir ceviz ağacı…

Arabadan indiğimde bir önceki yazdan tadı damağımda kalan taze cevizleri kesmeye başlamıştım bile. Gözüm merdiveni aramakla meşgulken çoktan arka bahçede kurulan yemek masasına doğru ilerlemeye başlamıştık. Yaklaşık 10-15 dakika biraz mızmızlanarak biraz kıvranarak annemin zoruyla yediğim, anneannemin o eşsiz yemeklerinden ve masadan kendimi kurtarır kurtarmaz, soluğu ön taraftaki ceviz ağacının altında buldum! 😊 ‘Offf neredeydi bu merdiven’… arka bahçedeki hazine odasında olabilirdi ama oraya da gidemezdim hala yemek masasında oturuyorlardı.

NOT: Bu ağaca dalma işinde ilk kural; bu operasyonu saklaman gereken ilk kişi kendi annendi. Bu kuralı çiğneyebileceğin tek durum ise ağacın sahibinin seni terlikle kovalaması olabilirdi…

Neyse merdiveni alamayacağımı anladığımda bir sonraki etkili yöntem geldi aklıma. “Taş atmak” … Daha önce hiç tecrübe etmediğim bir yöntemdi. Mahallenin büyük abilerini (13-15 yaş arası haylaz çocukları) yaparken görmüştüm. Ne kadar zor olabilirdi ki? 😊

Hemen yere bakınmaya başladım birkaç tane küçük taş buldum ama beğenmedim. Kimi değdiğinde cevizleri düşürmezdi kimi belki bir tane… Oysa ben en az 10 tane ceviz istiyordum. Derken ucu hafif toprağa gömülü biraz büyükçe bir taş buldum. Toprağı kazdıkça, altında daha da büyüdü sanki... Tam aradığım gibi, büyük, değdiğinde en az 3-4 tane cevizi düşürecek mükemmel bir “TAŞ” … İki elimle taşı aldım hedef olarak gördüğüm cevizlerin fazla olduğu yerin tam altına geldim… Atmayı hedeflediğim dal şimdi hayal edince söyleyebilirim ki en az 5-6 metre yükseklikteydi. Taşı, iki bacağımın arasında hafif yere doğru gererek bütün gücümle yukarı doğru fırlatmaya hazırlanıyordum. Allah’ım birazdan, tazecik, yemyeşil kabuklu cevizleri yerden toplayıp, yine attığım taşla yavaşça onları kırıp sonra da içindeki acı zarı sıyırıp yiyecektim (Şu an bile o zamanki gibi ağzım sulandı). Hayalini kurduğum cevizlerin elimde ve tırnak aralarımda bırakacağı siyahlık hiç önemli değildi… Yere doğru gerindim ve birkaç kere yaylanarak biiiirrrr, ikiiiiii, üçççççççç... Taş elimden yukarı doğru yükseldiiiii, yükseldiiiii, yükseldiiiiii. O çok uzun olacağına yükselme süreci en fazla 2 saniye sürmüştü ki o gün öğrendiğim yer çekimi kanunun etkisiyle aynı “TAŞ” yukarı fırlattığım, yani hemen hemen suratımın hizasına gelip tekrar gerisin geriye düşmeye başlamıştı… İşte o an yaşadığım korkuyla taşın tekrar düşmesi sanki bir saat sürmüştü… Sonrası çok şükür ki “yere düşüp kafamı çarptım ondan kanadı” diyebileceğim küçük bir yalan kadar az hasarlı, birazcık kanlı bir haylazlık olarak anılarımda yer edindi…

Bu küçük anı ve kafamda elimle dokunduğumda hissettiğim izin, hayatımda özellikle son yıllarda yaşadığım en büyük tecrübelerden biri olduğunu size söylesem ne derdiniz?

Sizce bu hikayeden çıkarılabilecek en büyük ders ne? Çocukken taşıyamadığımız bir taşın rolü, hayatımızda ne kadar büyük bir anlam ifade edebilir?

Gelin bu soruları birlikte yanıtlayalım. Fikirlerinizi yorum kısmına yazarak benimle paylaşırsanız bir sonraki yazıma onlardan da bir şeyler katmama yardım etmiş olursunuz. 😊

Alper Tuğrul Ünlütürk
Alper Tuğrul Ünlütürk
Havuş Lokantası - Kurucu Ortağı

Yorumlar (11)

Hakkı Gök
· 20.03.2020

Elinize emeğinize sağlık şefim insanı çoçukluğunu geçmişini hatırlatan güzel bi yazı olmuş o ağaçtan kopardığımız meyvelerin tadını aradığımız şu dönemde hatırlattığınız için teşekkürler 🙏

Uzman Alper Tuğrul Ünlütürk bu yorumu beğendi
Mustafa KİRİŞCİ

👏👏👏

Uzman Alper Tuğrul Ünlütürk bu yorumu beğendi
Sezer Caymaz
· 20.03.2020

İnsanın küçüklüğünde yaşadığı anılar yıllar sonra hayatına etkisi büyük oluyor şefim kaleminize sağlık biz genç meslektaşlarınıza ışık tutmaya devam ediyorsunuz 🙏

Uzman Alper Tuğrul Ünlütürk bu yorumu beğendi

Benzer Yazılar

Murat Aslan
Murat Aslan
Big Chefs Mutfak Koordinatörü
Bir Lokma Hayat

Bir Lokma Hayat

19 Aralık 2017

Yemek gibidir hayat!

12B Görüntüleme
Eyüp Kemal Sevinç
Eyüp Kemal Sevinç
EKS Mutfak - Kurucu Şefi
Turizm Gastronomisinde Eğitimin Önemi

İyi bir şef olmanın ilk adımı, işinde usta şeflerden alınan gastronomi eğitimleri ve öğretilen tekniklerdir.

14B Görüntüleme
Rafet İnce
Rafet İnce
NG Grup Gastronomi Direktörü
Profesyonel Mutfaklarda Kişisel Gelişimin Önemi

Hayal kurmaktan korkmayın. Çünkü hayal gücü insanın en önemli silahıdır!

12B Görüntüleme